BODRUM REHBERİ 

Home ] Antik Karya ] Milas ] Iassos ] Euromos ] Heraclia ] Priene ] Miletos ] Didyma ] Pamukkale ] Labranda ] Laodikya ] Nysa ]

Home ] Up ] Hellenistik Knidos ]

 

 

Home ] Up ] Alinda ] [ Knidos ] Kaunos ] Labranda ] Bargilya ] Alabanda ] İassos ] Keramos ] Afrodisias ] Hieropolis ] Lagina ] Gerga ] Nysa ] Ortosia ] Laodicea ]

 

Bodrum Guide

Bodrum  Yesilyurtlularda 

Kiralik Villa

Yalıkavak Satılık Malikane Turgutreis Teras evleri Satılık Villa

Öztürk Muhasebe

 

 

   

KNİDOS

Tekir Burnunda yeniden inşa edilen Knidos şehri konumu nedeniyle çok önemli bir liman şehri idi. Kısa zamanda iki limanlı şehir olarak ün kazandı.  Antik çağlarda kare yelkenli ve sadece rüzgarı arkadan aldıkları zaman hareket edebilen gemiler için, her zaman kuzey ve kuzeybatı rüzgarlarının estiği bu bölgede Knidos limanı son derece önemliydi. Kuzeye gitmeye çalışan gemilerin Knidos’un limanına sığınıp uygun zaman ve uygun rüzgarları beklemek zorunda olduklarını tahayyül edebiliriz. Günümüzde yerel  halkın “rüzgarın dağıldığı yer” olarak tanımladıkları Knidos limanlarının girişlerindeki deniz dibinde yatan binlerce amfora kırığı bu limanlara sığınmaya çalışırken batan veya yükünü boşaltırken sorunlar yaşayan gemicilerin dramını anlatır. Knidos, ünlü şehir plancısı Hippodamos’un şehir planlamasına uygun bir şekilde, birbirini doğu-batı yönünde ve kuzey-güney yönünde dik kesen caddelerin meydana getirdiği bir plana uygun inşa edildi. Bu adacıklar içinde evler, tapınaklar ve Knidos’un görkemli yapıları yükseldi. Dik yamaçlar bir çok basamaklı sokak ve caddenin inşa edilmesine neden oldu. Önceden ada olan Deveboynu, ana kıtaya bağlandı ve  iki tane yapay liman inşa edildi. Şehri bir çifte kent olarak tanımlayan Strabon, şehrin çevresinin 7 stad uzunluğunda olduğunu anlatır. Şehir duvarları özelikle şehrin  kuzey kısmında, doğuya,  akropole doğru çok iyi korunmuşlardır.  Genelde halka ait yapılar kara tarafında idi. Özel yapıların, villaların ise Deveboynu tarafında olduğu sanılır. Bu taşınmanın hemen ve kolay olmadığını söyleyebiliriz. Öte yandan Knidos’ta bulunan bazı yazıtlarda yöneticilerin  kutsal alanlarda yapılaşmayı önlemeye çalışan bir çaba içinde oldukları görülür. Bu yeni şehir planlaması, inşa edilen birçok tapınak ve kutsal alan çok sayıda heykelin de yapılmasının gerekli kılıyordu. Bu dönemde Kerme körfezinin öteki ucundaki Halikarnassos şehri ile adeta yarışa giren  Knidosluların  birçok ünlü heykeltıraşa sanat eserleri ısmarladıklarını görüyoruz. Aynı dönemde yaşayan ve Anadolu’da başka yapıların süslenmesinde de karşımıza çıkan Bryaksis, Scopas ve Praksiteles gibi ünlü heykeltıraşlar,  Knidos’da da karşımıza çıkarlar. Bu ünlü heykeltraşlar şehrin tapınakları için heykeller yonttular.  Bu heykellerden en ünlüsü ise, Praksiteles’in yaptığı doğal ölçülerde çıplak Afrodit heykeli idi. Antik yazarlar tarafından anlatılan heykelin hikayesi oldukça ilginç. Kos ve Knidos şehirleri ünlü heykeltıraştan eş zamanlı olarak birer Afrodit heykeli isterler. Ünlü heykeltıraş bunlardan birisini giyimli, ikincisini ise çıplak olarak yapar. İlk seçimi yapan Koslular tanrıçanın çıplak heykelini kabul etmeyerek, onun yerine tanrıçanın giyimli heykelini alırlar. Çıplak heykeli alan Knidoslular ise bunu tanrıçanın tapınağına yerleştirirler. Çok kısa sürede tapınağın ve heykelin ünü bütün antik dünyaya yayılır. Herkes bu ünlü heykeli görebilmek için Knidos’a koşar. Bir çok tanrının saygı gördüğü Knidosta şüphesiz Afrodit rakipsizdi. Tanrıçanın tasvirine İ.Ö 5. yüzyıldan Roma Dönemine kadar basılan paraların çoğunun üzerinde rastlanır. Tanrıçanın ismi önündeki Euploia lakabı“denizden gelen  kadın” anlamına gelmekte idi.  1969 yılında Amerikalı arkeologların bulduğu Afrodit tapınağı, alışa gelmiş dikdörtgen planlı tapınaklardan  değişik olup yuvarlak planlı idi. Bu tip yuvarlak  tapınakların Grekler tarafından fazla kullanılmadığını, ama Romalıların bu tapınak tipine oldukça rağbet ettiklerini düşünürsek Knidos'daki tapınak oldukça önem kazanır. Plinyus gibi bazı antik çağ yazarları tapınağın etrafını açık olduğunu yazarlar. Diğer antik kaynakların anlatımlarından tapınağın çok kapısı olduğu, hatta heykelin arka tarafını görmek isteyenlerin diğer kapıları kullandığı görülür. Bütün bu anlatımlar, tapınağın bir sella duvarının olmadığı, fazla yüksek olmayan bir çitle veya panellerle  çevrildiği ve tapınağa girmek için birçok kapının olduğu fikrini bize verir.  Tapınağın keşfinden sonra şüphesiz en büyük çaba Praksitelesin ünlü Afrodit heykelinin bulunması için harcandı. Antik yazarların dünyanın en güzel heykellerinden biri olarak övdüğü bu heykel hakkında bilgiyi, heykelin Roma döneminde yapılan birçok sayıda kopyası verir. Roma döneminde soylarının Troia’dan kaçan Afroditin oğlu Aeneas nedeniyle Troia’dan ve  tanrıça Afroditten geldiğine inanan Romalılar, özellikle Julius Sezar zamanında tanrıçanın kutsal şehirleri Afrodisias, Troia ve Knidos’a özel ilgi gösterdiler. Afrodit heykellerinin birçok kopyası yapıldı.  Bu kopyalardan bilinen en ünlü iki tanesi Medici  ve Capitoline Venüsleridir. Antik yazarlardan bazıları Afrodit heykelinin İ.S. 5 yüzyılda İmparator Teodosuis zamanında Kontantinople (İstanbul’a) götürülerek bir saraya konulduğunu, oradaki büyük yangınlardan birinde tahrip olduğunu veya tüm heykel ve resimlerin tahrip edildiği “Ikonaklast Dönem’de” kaybolduğu sanılır.

 Günümüzde Knidos ve Arkeolojik Kazılar

 Knidos 1967 yılından itibaren  Amerikalılar tarafından kazıldı.  Bu kazılar sırasında antik yazarların sözünü ettiği Afrodit tapınağı bulundu.  Knidos şehrini ziyaret ederken önce hemen limanda yer alan 5000 kişilik tiyatro karşımıza çıkar. Sonra küçük yani askeri limanda yer alan iki Bizans kilisesini görebiliriz. Bunlardan birincisi Şarap ve Tiyatro Tanrısı Diyonızos’a ithaf edilen tapınagın kiliseya çevrilmesi ile oluşmuştur.   Yukarılara doğru çıktığımızda ise önce tantı Apollo’nun kutsal alanına ulaşırız. Burada önce anıtsal bir giriş kapısı daha sonra tapınak ve sunagın kalıntıları bizi karşılar. Daha yukarda ise ünlü Afrodit tapınağı karşımıza çıkar. Amerikan arkeologları tarafından bulunan bu tapınak, yuvarlak planlı olup ünlü heykeltıraş Praksites’in heykelini barındırmakta idi. Knidos’ta yetişen birçok ünlüden belki de en önemlisi ünlü astrolog, matematikçi, hekim ve coğrafyacı Eudoksos’tur. 4. yüzyılda gelişmeye başlayan ve Büyük İskender döneminde ise çok iyi bir noktaya ulaşan astrolojinin gerçek yıldızlarından biri Knidoslu Eudoksos idi. Eudoksos,  güneşi baz alan bir takvimi bulması ile ünlenir. Devrinin önemli bir tarihçisi ve coğrafya bilgini olan Eudoksos, Iranı anlatan kitaplar yazdı. Bu 23 kitaptan oluşan kitaplar serisi Pers döneminin en önemli kaynaklarından biridir.  Eudoksos, Knidos’ta hala yeri bulunamayan bir rasathaneyi inşa ettirdi.  Yüksekçe bir noktada olduğu sanılan rasathaneden bir zamanlar Kanopos yıldızının da izlendiği bilinir. 

Dünyanın yedi harikasından biri olarak sayılan İskenderiye fenerinin mimari  Knidoslu  Sostratos idi. İ.Ö 279 yılında Mısır Kralı Ptolemy I tarafından Mısır’a çağırılan ve İskenderiye limanının ağzına bir fener yapmak için görevlendirilen Sostratus “Pharos” adıyla anılan ünlü feneri  İskenderiye limanı açıklarındaki Pharos adası üzerinde inşa etti. Yaklaşık 400 feet yüksekliğindeki bu fenerin ışığı çok uzaklardan görülmekte idi. 

Knidoslu başka bir ünlü ise hem bir tip adamı hem de bir tarihçi olan Ktesias idi. Ksenephon’un çağdaşı olan Ktesias, özellikle Pers ve Asurluların tarihini yazdı. Kaynak olarak da doğru kabul ettiği Pers Arşivlerini kullandı. Tarihçi Herodot ile birçok konuda ters düşen Ktesias, çok güvenilir bir kaynak olarak kabul edilmiyor. Bir ara Pers sarayında da çalışan Ktesias’in ağır yaralanan Pers Kralı II. Artakserkes’i de tedavi ettiği biliniyor.  Hindistan ve İran’ı kaleme alan yazar aynı zamanda birçok hekimin olduğu bir aileden geliyordu. Bu ailenin Knidosta bir tedavi merkezi yaptırdığı biliniyor. 

Knidos Şarabı

 Knidos şarap üretimi ile ünlü bir şehirdi. Kan yapıcı özelliği olduğuna inanılan bu şarap, Mısır’a ve Yunanistan’a ihraç edilmekte idi. Doğu Akdeniz’de gerek denizde, gerekse karada yapılan birçok arkeolojik kazıda Knidos damgalı amfora kulpları Knidos şarabının ne kadar sevilen bir şarap olduğu gösterir. 1973 yılında yapılan bir kurtarma kazısında o dönemlerde Prof. İris Love ile Knidosta hükümet komiseri olarak çalışan bu sayfanın yazarı, Mesudiye yakınındaki bir kumsalda 11 tane Helenistik dönem fırınının kazılmasına nezaret etti.  Bunlar Knidos kulplu amforaların yapıldığı fırınlardı.   

KNIDOS ANTIK KENTİ

 Bodrum’un güneyinde, Datça Yarımadasını en ucunda yer alan Knidos, bölgedeki en önemli antik kentlerden biridir. İlk kuruluşunda bu günkü Apollo tapınağı Bu yarımada üzerinde  ünlü Apollo Tapınağı bulunmaktaydı. Bütün Dor Birliği üyeleri tarafından saygı gören bu tapınağın yeri bilinmemektedir.  

Afrodit tapınağı Şüphesiz Knidos’ta en önemli tanrı Afrodit idi. Knidosluların yeni şehirlerinde ilk inşa ettikleri yapılardan biri yuvarlak planlı Afrodit tapınağı idi. Knidos Afroditi denizcileri koruyan bir tanrıça idi. Ünlü heykeltıraş Praksiteles’in yaptığı ünlü heykelin bu tapınakta olduğu bilinir. Bu tarihte bilinen en eski ve serbest duran çıplak kadın heykelidir. Burada ünlü heykeltıraşın metresi Phryne’yi model olarak kullandığı sanılır.  1967 yılında başlayan ve Long Island Üniversitesi’nin  yürüttüğü  Princeton)Prof. Iris Love tarafından kazılan Knidos’ta 1969 yılında yuvarlak bir yapı Afrodit tapınağı olarak tanımlandı. Bu tapınağın tanımlanmasında Praksiteles ve Afrodit isimlerinin ilk harflerinin içeren bir kitabenin büyük katkısı oldu. Tapınak yuvarlak planlı olup 18 adet Dor sütunu vardı. Tapınağın 3 basamaklı bir podyum üzerinde yükseldiği,  ana girişinin doğudan 4 basamaklı bir merdiven ile olduğu ve bu merdivenlerin hemen karşısında ise kare planlı bir altar olduğu biliniyor.  İris Love, biraz daha ileri giderek, British Museum depolarında gördüğü oldukça tahrip olmuş bir kadın başını Praksites’in Aprodit’inin parçası olarak tanımlayınca ortalık oldukça karıştı. Müze yetkilileri bunun Demeter Kutsal alanında bulunan bir eser olduğunu ve Persopone’ye ait olduğunu ileri sürdüler.

Tapınak ve Afrodit heykeli hakkındaki en detaylı bilgiyi veren antik çağ yazarlarından biri İ.S. 123-192 tarihleri arasında yaşamış olan Samsatlı Lukianos’tur. Lukianos “Amoribus” adlı eserinde arkadaşı ile nasıl Knidos’a gitmeye ve Praksiteles’in ünlü Afrodit heykelini tapınağın içinde görmeye karar verdiklerini anlatır. Şehirde geçirilen birkaç saatten sonra, iki arkadaşı ile tapınağa giden Lukianos, önce tapınak bahçelerinin güzeliğini, daha sonra ise tapınağı detaylı bir şekilde anlatır.  

Şehirde Afrodit tapınağının yanı sıra birçok tapınak vardı. Bunlardan bazıları Newton tarafından bulundu, hatta kazıldı; diğerleri ise İris Love tarafından yapılan kazılarda ortaya çıktı.  Bunlardan tiyatronun hemen yanında yer alan oldukça büyük olan bir tapınak şarap ve tiyatro tanrısı Diyonizos’a ithaf edilmişti. Bizans döneminde buranın bir kiliseye çevrildiğini görürüz.  Yine  Newton’un bahsettiği, Korent düzeninde inşa edilmiş ve psevdo-dipteros planlı tapınak İ.Ö. 2 yüzyılda inşa edilmiştir. ?? Askeri limanın kuzeyindeki bölgede yer alan Agora ve küçük Dor tapınağının olduğu bölgede yine Bizans döneminde inşa edilmiş iki kilise karşımıza çıkar.  Knidos’ta karşımıza çıkan iki tiyatro (4 tanemi ?) şehrin zenginliği ve nüfusu hakkında bize bilgi verir. Tiyatrolardan birincisi, hemen ticari limanın yanı başında yer alır. Basamakları temizlenen tiyatroda yaklaşık 35 oturma sırası gözümüze çarpar. Yaklaşık 5000 kişilik tiyatroda oturma yerleri iki tane diyazomata ile ayrılır. Tiyatroya yandan kemerli girişlerle girilir. Tiyatronun sahne binası tamamen tahrip olmuştur.  

 Odeon, Bouleterion Demeter ve Persopone kutsal mahalli yine Sir Charles Newton’un kazdığı bu kutsal alan şehrin Doğu tarafında ? yer alır. Kazılar sırasında bulunan ünlü Demeter heykeli günümüzde British Museum’un salonlarını süsler. Şehir duvarları dışında şehrin Doğu tarafında  yer alan ve Anadoludaki en korunmuş mezarlıklardan birisi olan Knidos Nekropolü ilginç mezar anıtları ile ilgi çeker. Hatta iki adet değişik formlu  kaya mezarı da gözümüze çarpar.

Aslanlı Mezar,  Bunlardan birisi, Newton tarafından kazılan ve Mezarın tepesinde yer alan aslan heykeli nedeni ile „Aslanlı Mezar“ olarak bilinen mezardır. Newton tarafından  İngiltere’ye götürülmüştür. Aslan burnu denilen yerde bulunan ve bir zelzele ile tahrip olmuş olan bu Anıtsal Mezar, Dor tapınağı seklindeki kısmı, onun üstünde yer alan Mısır piramidi seklindeki bölümü ve en üstte yer alan aralan heykeli ile Mausoloum’u andırmakta idi. Datça’da yaşayan Mehmet Ali Ağa ile anlaşan, 100 kadar Türk köylüsünün yardımı ile 11 ton ağırlığındaki aslanı kıyıya indirmeyi başaran Newton’un aslanı gemiye yükleme serüveni yaklaşık 1 ay sürer.  Limanın batı tarafında karşımıza konserler, şiir okuma müsabakaları, konferanslar ve her türlü kültürel aktiviteler için kullanılan odeon  çıkar. Bu binanın aynı zamanda şehir meclisi toplantı yeri olarak kullanıldığı sanılır. 16 yüzyılda yaşayan ünlü Türk denizcisi Piri Reis, Knidos’un yer aldığı Tekir Burnuna Hıristiyanların “ Kavi Trio” dediklerini ve tehlikeli bir yer olduğunu anlatır. Şehrin kıble tarafındaki binalardan bahseder.  Knidos, Anadolu’da kıyıda yer alan birçok antik liman kentinin kaderinin paylaşır. Yeni binaların yapımı için taş, mermer, yapı malzemesi ihtiyacı içinde olanlar bu kıyı kentlerini yağmaladılar. Knidos’tan, 1830’lu yıllarda  Mısır Hıdivi Mehmet Ali Paşa’nın Mısırda yapılan yeni  sarayı için gemiler dolusu mermer ve taş alındı. Çok geçmeden Osmanlı gemileri bu defa Dolmabahçe Sarayı yapımı için tekrar Knidos’ta idi. Bu yağmalama özellikle kıyıdan başlayarak tepelere doğru yayıldı. Daha sonra 1812 yılında İngiliz Diletanti Heyeti de Knidos’ta kazılar yaparak birçok önemli eseri yurt dışına götürdü.

Home
Up
Hellenistik Knidos

Yesilyurtlular Tatil sitesi kiralik Villa

 

 

Home ] Up ] Halikarnas ] Bodrum Kalesi Muze ] Bodrum Yarimadasi ] Bodrum Yakininda ] Mavi Tur ] Bodrum Restoranlar ] Emlak ] Bodrum Bilgi ] E Posta ]

[ Home ] [ Up ]  Copyright © Bodrum Rehberi