Afrodisias
Tanrıça Afrodit’in kutsal şehri olan
Afrodisias, ana yollar üzerinde olmaması nedeni ile uzun yıllar gözlerden ırak
kalmıştır. Önce, İtalyanların daha sonra Fransızların dikkatini çeken ve kısmen
kazılan bu ünlü kent tam 30 yıl ünlü bilim adamı Kenan Erim tarafından
kazılmış. Afrodisias'ın yeniden gündeme gelmesi ünlü fotoğrafçı Ara Guler’in 1958 yılında
bölgede yolunu kaybederek Geyre köyüne gelmesi ve Afrodisias’in fotoğraflarını
çekmesi ile başlamış. Ara Güler bu fotoğrafları Kenan Erim’e göndermiş. Böylece
Kenan Erimin büyük Afrodisias aşkı başlamış. Adeta hayatının bu görkemli şehre
adayan KE öldükten sonra TBMM’nin özel izni ile bu ünlü kente gömülmüştür. A
yaklaşım Karacasu veya Tavas yoluyla oluyor. Mermeri ile ünlü Babadağ
yakınında, nar ve kavak ağaçları içinde kaybolmuş bu görkemli antik kentte her
noktada adeta mermer mimari parçalar ve heykeller fışkırmakta. A a 3 km
uzaklıktaki Babadağ’da bulunan mermer yatakları şehrin zenginlik kaynaklarından
birisi olmakla kalmayıp, Afrodosias’ta yüzyıllar boyunca devam eden bir
heykeltraslik okulunun gelişmesine de neden olmuş. Diğer tarafta birçok
afrodisiasli sanat ve bilim dallarında on plana çıkmışlar. Bunlardan sair
Chariton'u, tip araştırmacısı Ksenokrates'i ve düşünür Aleksar'i sayabiliriz.
Şehrin tarihinin Neolitik Cağ’a kadar indiğini, şehrin ortasında yer alan ve
üzerinde tiyatronundu yer aldığı Akropol tepesinden ve Pekmeztepe'de
kazılarından anlamaktayız. Bu yaklaşık 8000 yıl suren kesintisiz yerleşme
sırasında erken yerleşmelerin Lelegonpolis ve Megalepolis olarak anıldığını ve
Afrodisias’in bir ara Ninoe kenti ile ilintili olarak anıldığı ve burada kentin
tanrıçası olan ve gökte Venüs tarafından temsil edilen İster’in tapınıldığını
görüyoruz. Helenleşme döneminde Istar’in Afrodit ile ozdeştigini görürüz.
Tanrıçanın Venüs’ü temsil eden yıldızı basındaki şehri temsil eden tacının
ortasında görülür. Ayrıca Ninos ve Semiramis'in kabartmaları ise Afrodisias’ta
bulunmuştur. Erken Bronz cağında da iskan edilen bu tepe Grek-Roma cağlarında
tiyatroya ev sahipliği yapmış. A önemi Roma cağlarında, özellikle İmparator
Augustus döneminde çok belirgin olarak ortaya çıkar. Kendilerinin Afroditin
soyundan geldiklerine inanan Romalılar bazı şehirlere özel saygı
göstermişlerdir. Bunların basında Afrodisias ve diğer bir Karia şehri olan
Knidos gelir. Şehre büyük önem veren ve adeta bastan basa imar eden İmparator
Augustus olur. Bütün şehirler içinde en çok Afrodisiasi sevdiğini belirten A,
çok sevdiği hizmetkarı Zoilosun'da Afrodisiasli olması nedeni ile buraya özel
bir ilgi duyar. Şehirde bulunan bir çok kitabe, İmparator Agustus zamanında
sonradan azat edilen Zoilos'un burada birçok bina inşa ettirdiğini gösterir.
Şehirdeki birçok yapı IO 50 yılında sedire gelen özgür bırakılmış Zoilos
tarafından yaptırılmıştır. Roma döneminde birçok imparatorun sevgisine ve
cömertliğine mahzar olan A, görkemli yapılarla donatılır. Şehrin ana doludaki
ünlü mermer yataklarından biri olan Babadag'a sadece 3 kilometre uzaklıkta
olması, çok ünlü bir heykel okulunun dogmasının yani sıra şehrin bastan sona
mermer anıtlarla süslenmesine neden olur. A ziyaret eski Geyre köyünün meydanı
ile baslar. Geziye tiyatro yönünden başlanması ve stadyum ile bitirilmesi
tavsiye olunur. Kazı evini ve Roma İmparator kültü için inşa edilmiş, ama
günümüzde halka acık olmayan Sebastion alanı gezildikten sonra sırtını bir
Höyüğe dayamış tiyatroya gelinir.
Sebastion,
Müze ve kazı evi arasında kalan Sebastenun
bir yanında Julius Cladiuslar hanedanına ait imparator heykellerini içeren bir
anıtsal kapı diğer yanda ise Agora diğer yanında ise bir Korint tarzı tapınak
yer almakta idi. Bu 80 metrelik caddenin iki yani portikolar ile süslenmişti.
Güney Portiko
Güney Portiko ikinci katta ion sütunları
arasında yer alan kabartmalar şehrin ileri gelen önemli tanrılarını ve onlarla
ilgili sahneler göstermekte idi. Güney Portikonun uçuncu katında ise bu defa
Korint sütunları arasında Julius Cladiuslar sülalesinin üyelerinin ve eslerinin
yaşamlarından kesitler vardır. Burada Augustus, Cladius, Tiberius ve Caligula ve
ailelerini gösteren kabartmalar bulunmakta idi.
Kuzey Portiko
Kısmen korunan kuzey portikoda ise ikinci
katta Roma idaresi altındaki bütün ulusları gösteren figürler ve yazılı
açıklamalar yer alır. Uçuncu katta ise rüzgar figürleri görülür.
Tiyatro Önceleri tamamen toprak altında
bulunan hatta üzerinde Geyre evleri bulunan tiyatro büyük bir özenle kazılmış
ve Anadolu’daki en güzel tiyatrolardan biri ortaya çıkarılmıştır. Sahne binası,
orkestra bolumu ve alt oturma sıraları çok iyi korunmuş olan tiyatro IO. 1
yüzyıla tarihlendirilir. Yamaca dayalı bu muhteşem tiyatro, mermerin
çıkarıldığı ünlü Babadaga bakar. Sahne binasında oyuncular tarafından
kullanılan odalar ve dekorla ilgili eşyaların konulduğu odalar görülür. Sahne
binasının arka duvarında şehrin tarihine ışık tutan ve A ait İmparatorluk
emirlerini içeren bir duvar bulunmuştur. Tiyatroda önemli kişiler için ayrılmış
koltuklar ve duvarları çok yükseltilmiş orkestra bölgesi dikkatimiz çeker. Sahne
binası kirişlerinin biri üzerindeki kitabe sahne binasının azat edilmiş köle
Zoilos tarafından yaptırıldığını anlatır. Tiyatrodan sonra karsınıza höyükte
yapılan kazılarda acılan hafriyat çukurları gelir. A tarihini IO 5000 4000
yılına indiren buluntuların çıktığı bu kazı çukurları, şehrin tarihinin ne kadar
eskilere indiğini göstermesi bakımında çok önemlidirler. Tepeden inince Şehrin
Agoralarına ulaşılır. Şehrin eski agorası olan kuzey agora daha kazılmamıştır.
Tiberius Portikosu olarak anılan Güney Agorada yapılan kazılarda agora alanının
ortasında 100 metre boyunda bir havuz bulunmuştur. Bu esine rastlanmayan
özellik A agorasını çok özel bir konuma sokar. Agoranın hemen yanında imparator
Hadrian adına yapılmış oma hamamları yer alır. Erken dönemde Afrodisiasa gelen
seyyah ve arkeologların dikkatini çeken ve 1904-1905 yılları arasında Fransız
mühendis Paul Gaudin tarafından kazılan Roma hamamları muhteşem mermer isçiliği
ile dikkatimiz çekerler. Burada erken dönemde yapılan kazılarda ele gecen
eserler İstanbul Arkeoloji Müzeleri Salonlarında sergilenirler. Sağa doğru
ilerleyen bir patika yol bizi ...... yılında bulunan Odeon/Bouleteron
kompleksine ulaştırır. Tamamen renkli mermerlerden yapılmış olan Odeonun üst
oturma basamakları günümüze kadar korunamamıştır. Odeon’un hemen yanında bulunan
Afrodisiyasli heykeltraslarin atölyeleri bu görkemli şehirde 600 yıl suren bir
geleneği göstermesi acısından son derece önemlidirler. Burada ele gecen yarim
bırakılmış heykeller, heykeltraslara ait yontu aletleri ve heykel üretiminde
kullanılan su küpleri yerel müzede sergilenirler. Şehrin ünlü tanrıçası
Afrodit için yapılmış bu tapınak şehrin tam merkezinde yer alır. Burada tapınağı
da içine alan ve sığınanların tanrıca Afrodit’in himayesine girdiği etrafı
çevrili bir kutsal alan olduğunu ve bu alanın etrafında sinir tasları konduğunu
anlıyoruz. Bu kitabeleri önceleri İmparator Augustus'un kölesi olan Zoilos
tarafından konulduğunu anlıyoruz. Zoilos'un tapınak yapımı içinde büyük caba
sarf ettiği anlaşılıyor. Yapılan araştırmalar da tanrıçanın I.O. 6 yüzyıldan
itibaren tepki gördüğü anlaşılır. Sütunları hala ayakta duran tapınağın ise I.O.
1 yüzyılda inşa edildiği bilinir. Tapınağa ait kült heykeli bu bölgedeki
duvarlardan birinin içinde bulunmuştur. Yüzü tahrip olmuş bu muhteşem heykel,
güzellik tanrıçası Afrodit figürlerinden daha çok ana tanrıca helkelerine
benzer. Üzerinde mitolojik figürlerin yer aldığı bu heykel, Afrodidias Müzesinde
sergilenir. Altın cağını Helenistik ve Roma cağında yasayan tapınak.
Hıristiyanlığın yayılması sırasında IS 5 yüzyılda kiliseye çevrilmiş. Tapınağın
iç duvarları yıkılarak bu duvarlar diş şutun sıralarının dışına konulmuş ve
tapınağın doğu tarafında bir apsis eklenmiştir. Ayakta duran sütunları ve arka
planda görülen Babadağ ile bu tapınak çok muhteşem bir görüntü verir. Tapınağın
çevresinde, Odeonun hemen yanında Piskoposluk okulu karsımıza çıkar. Tapınaktan
sonra yol bizi bu sefer bütün zamanların en iyi korunmuş Roma Stadyuma oturur.
Roma Dönemi IS. 2 yüzyılda yapılmış bu stadyum çok iyi korunmuştur. Burada
atletizm yarışmaları, güreş, disk atma gibi sportif faaliyetler yapılmış. Bu
staduimun tanrıca Afrodit ve diğer tanrılar için yapılan festivallerde ev
sahipliği yaptığı sanılır. Stadyumun doğu terinde arena olarak kullanılmış bir
bolum gözümüze çarpar.
Tetrapilon
Kenan Erim tarafında restore edilen ve
dortkapi anlamına gelen bu analsal kapı şehrin nemli arterlerinin kesiştiği bir
noktada yapılmıştır. Buradaki yollardan birisi tiyatronun yakınındaki ana
meydana ikinci önemli caddede tapınağa doğru gider. Tetrapilonun hemen yanında
şehri 1959 yılından beri kazan Kenan Erim’in mütevazı mezarı bulunur.
Müze
Müzede ziyaretçileri bir Nike heykeli karsılar. Antik cağ filozoflarının büstlerinin yer aldığı koridorun sonunda İmparatorlar Salonuna gelinir. İmparatorlar salonunda ise basta İmparator Domitianus olmak uzere yaslı Sezar, Augustus gibi imparatorların portreleri yer alır. Bu bolümden Zoilos adına yaptırılmış bir anıtın kabartmaları dikkati çeker. Bir zamanlar Imparator Augustus'un kölesi olan Zoilos, daha sonra azat edilmiş ve zaman içinde zengin ve güçlü bir konuma gelmiştir. Afrodisiasli olan Zoilos, şehirde birçok anıtın yapılmasına neden olmuştur. Buradaki anıta ait kabarmalarda Zoilos'un şehri temsil eden bir figür tarafından karşılanması ve Zoilosla ilgili sahneler yer alır. 2. Salonda şehirde tiyatro, odeon'da bulunan heykeller sergilenir. Bunlar arasında tiyatro Müzeleri, iki boksör heykeli dikkatimizi çeker. Afrodit tapınağının yanında bulunan Afrodisias'in ünlü heykel okuluna ait heykeltıraşlık atölyesinde bulunan yarim kalmış veya bırakılmış heykeller bu salonun sol yarısını doldurur. Bunlar arasında Hermes,
Artemis, disk aticiyi sayabiliriz. 3. Salonda ise sikke bolumu ve afrodisiasin erken yerleşim yeri olan iki höyükte bulunmuş çanak çömlek sergilenir. Burada gözümüze Kalkolitik dönemde yapılmış çanak çömlek Afrodias'in tarihinin ne kadar eskilere gittiğini göstermesi acısından çok önemlidir. Yine çok ilginç objelerin doldurulduğu bir vitrin gözümüze çarpar. Burada A heykel okulunda kullanılan keski ve yontu aletleri ve iki renkli mermerden yapılmış küçük heykeller gözümüze çarpar. 4. Salon Bu bolüme adını veren Asil'in Amazonlar kraliçesi Pentesiliayi öldürmesi sahnesini gösteren heykel gurubu salonun tam ortasında yer alır. Bu salonda Klasik cağın ünlü heykellerinin Roma Dönemi kopyaları bulunur. Polyletriosun ünlü disk aticisi Diskophorus heykeli bütün ihtişamı ile salonu süsler. Pentesilia'yi öldüren, ama kraliçe yere düşerken ona asık olan Asilin dramını gösteren bu heykel gurubunun çevresinde çok iyi korunmuş bir diskopol heykeli ve Satry ve çocuk Dynisosu gösteren heykel gurupları yer alır. Bu ayni temayı isleyen heykel guruplarının Afrodisias heykel okulunda yontulduğu sanılır. Filozoflar salonu ve Melpomene Salonu 5. Salon Bu
salon şehre adını veren ve ünlü Afrodit tapınağının sahibesi güzellik tanrıçası Afrodit’e ayrılmıştır. Yüzü tahrip olmuş afroditin gövdesi üzerinde mitolojik figürler yer alır. Burada Zeus ve Hera figürleri, güneş ve ay tanrılarının figürleri, uç güzeller ve deniz köpüğünden doğan Afroditi taşıyan bir deniz ati dikkatimizi çeker. Bunlar arasında uç güzelleri, .........sayabiliriz. Salonun tam ortasında Afrodit heykeli yer alır. Tanrıca tapınağın rahiplerini gösteren heykellerle çevrilmiştir. Kenan Erim antik kentin gelecekte de koruma ve güvence altına almak ve gerekli maddi ve bilimsel ekipman sağlamak için içinde Amerikalı, Fransız ve Türk üyelerin bulunduğu Afrodisias'i sevenler derneğini
kurdu.