|
DOĞU ROMA BATIĞI
7. Yüzyıl Gemisi
Şövalyelerin inşa ettiği
İspanyol şapeli günümüzde,
Turgutreis yakınındaki 14 adadan biri olan Yassıada’da keşfedilen 7. yüzyıl
batığında ele geçen eserlerin sergilenmesinde kullanılmaktadır.
Geminin
1/1 ölçeğindeki ve zamanının gemi yapım tekniğinin uygulanması ile yapılan
kıç tarafı şapel içinde sergilenir. Geminin baş tarafı ise amforalarla
dolu olarak gösterilmiştir. Süngerci Kemal Aras’ın bulduğu ve o dönemde
antik batıklar konusunda Akdeniz’de araştırma yapan
Amerikalı gazeteci Peter Throckmorton’a gösterdiği
bu batık, Yassıada’nın 125 metre açığında bulunan ve “gemi
tuzağı” olarak isimlendirilen sığlığa
çarparak batan birçok gemiden sadece biriydi.
Gemi, kayalara çarparak su almaya başlamış ve Yassıada’nın 75
metre güneyinde sulara gömülmüştür. Yüzyıllar boyunca adeta bir gemi
mezarlığına dönüşen bu tehlikeli bölgede yapılan çalışmalarda, değişik
tarihlere tarihlenen çok sayıda batığa rastlanmıştır. Bu batıklara son
olarak 1993’de batan bir Lübnan şilebi eklenmiştir. Özellikle 4. yüzyıl,
7. yüzyıl, 16. yüzyıl batıklarının barındıran bu bölgede amfora parçalarının
Osmanlı gemisinin toplarına karıştığı görülür. Hiç su bulunmamasına
karşın adada çok sayıda fare bulunmasını, uzmanlar burada birçok geminin
batışı sonucu karaya çıkan farelerin çoğalması ile ilgili olduğunu düşünüyorlar.
Burada bulunan bir çok
batıktan sadece iki tanesi bilimsel
şekilde kazılmıştır. Bu gemilerden en önemlisi olan Yassıada Doğu Roma
Batığı, yaklaşık
900-1000 amfora taşıyan, 20 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde
bir MS 7. yüzyıl gemisi idi. Gemi, İS 626 senesinde, Bizans İmparatorluğu savaşlarla
sarsılırken, adanın yakınındaki kayalıklara çarparak batmıştır.
Geminin kuzeyden güneye doğru güçlü bir rüzgarın yardımı ile seyir
ederken Yassıada yakınındaki kayalıkları fark etmeyip
battığı sanılır.
Yaklaşık 60 ton taşıma
kapasitesi olan bu gemi, 1961-1964 yılları arasında
arkeolog George Bass ve ekibinin gerçekleştirdiği 3533 dalışla
bilimsel bir şekilde kazıldı. Hiçbir
objeye yerinden oynatılmadan sert fırçalar yardımı ile temizlendi ve
etiketlendi.
Eğimli bir yamaçta
ve 32 ila 36 metre arasında değişen bir derinlikte yayılmış bulunan
batığa ait eserler, 18 yıl süren kazı sonrası çalışmaları sonucunda
temizlenmiş ve tarihlendirilmiştir. Kazı çalışmaları sırasında 12 * 6
metre büyüklüğünde ve tamamen amforalarla kaplı bir alan kazıldı. Bu eğimli
ve kumlu arazinin üst tarafında geminin çapaları, alt tarafta ise
geminin mutfağına ait çatı kiremitleri ve geminin ocağına ait tuğla
parçaları bulundu. Bu buluntular ve ele geçen çanak çömlek gemide bir mutfak
bulunduğunu işaret etmekte idi.
Yassıada kazısı sırasında
batığa ait bütün objeler yerinden alınmadan sert fırçalar yardımı ile
temizlendi. Gemide bulunan eşyalar arasında balık ağlarını, mutfak çanak
çömleğini, balık avlamak için kullanılan zıpkını, üzerinde Georgios
yazısı bulunan büyük bir kantarı sayabiliriz. Antik çağlardan günümüze
ulaşmış kantarlar arasında en büyüğü olma onuruna sahip bu kantarın üzerinde
geminin kaptanı veya sahibi olduğu tahmin edilen kişinin ismi yer alır.
İsmin arkasında ise, bir haç şekli yer alır. Kantarın yanında
bulunan bir ağırlık seti, geminin marangozuna ve geminin lostromosuna ait ve
odun toplamaya ve su için kazmaya yarayan aletler oldukça ilginçtir. Ayrıca
gemi buluntuları arasında ele geçen çivilerde yolculuk sırasında
tamiratlar yapıldığını gösterir. Geminin Karadeniz’den veya
Contantinople yakınındaki bir limandan son yolculuğuna çıktığı sanılır.
Gemide bulunan
ve imparator Heraklitus dönemine tarihlenen 15 adet altın ve tunç
para, geminin tarihlendirilmesine yardım etmesi açısından çok büyük
önem taşırlar. Perslerin ve Arapların birbiri arkasına Bizans'a savaş
açtığı bu sorunlu döneme ait paralar, geminin tarihlendirilmesi açısında
çok önemli. Diğer buluntular ve özelikle bu paraların yardımı ile Yassıada
Batığı, İS 626 tarihine tarihlenir. Ele geçen 24 yağ kandili, 9 adet demir
çapalar da tarihlendirmeye yardım ederler. Gemide bulunan ilginç
buluntulardan biri ise amphoraları eğmeden içinden şarap çekmeye yarayan ve
“şarap hırsızı” diye adlandırılan alettir.
Geminin kıç tarafındaki mutfak bölümünde ise çok sayıda pişmiş topraktan
kaplar, 24 adet kandil ve hatta bakır kaplar bulunmuştur. Ayrıca batıkta ele geçen kurşun levhalar ve kurşun
eritme potası seyahat sırasında bile ağlara takılan kurşun ağırlıkların
üretildiğini gösterir.
|